Sayfalar

4 Eylül 2012 Salı

İdamı Kaldıran Kirli Siyasetçiler!...

Devlet Bahçeli'nin "apoyu sen as" diyerek urgan savurduğu günden bu yana bir yalandır gidiyor. Kendini bilgili sanan, okumuş sanan insanlar ise bu yalana alet oluyorlar. apo size altın tepside sunuldu diyen başbakana, cevap verecek bi babayiğit MHP'li çıkmadı ortaya ve belgelerde bu kişilere haddini bildiremedi.

Öncesinden başlamak lazım, tarih verelim. 1998 yılına kadar örgütü Suriye'de yöneten abdullah öcalan, sınıra tankların yerleştirilmesi ve yapılan baskılar sonucu Suriye'den Rusya'ya gönderilmek zorunda kaldı. Ardından İtalya'ya kaçan apo, hükümet tarafından sınır dışı edilince, Kenya'ya kaçtı. Burada Yunanistan büyükelçiliğine saklanan apo, Kenya güvenlik güçleri tarafından yakalandı ve 15 Şubat 1999 günü Türk yetkililere teslim edildi. 16 Şubat 1999 günü Korgeneral Engin Alan ve Albay Hasan Atilla komutanlığındaki bordo bereliler tarafından Türkiye'ye getirildi. Bursa açıklarında bir hücum bota indirilen abdullah öcalan, İmralı adasındaki özel hapishaneye konuldu.

O dönem mecliste 5 parti vardı. (24 Aralık 1995 Genel seçimleri)
Refah Partisi (158)
Doğruyol Partisi (135)
ANAP (132)
DSP (76)
CHP (49)

Öyle Başbakan'ın söylediği gibi MHP'ye kimse altın tepside bişey sunmadı, bir çoğu sonradan AKP'li olan, Refah partili arkadaşlarına sundular abdullah öcalanı..

MHP, 18 Nisan 1999 yılında yapılan genel seçimlerde 129 milletvekili ile meclise 2.parti olarak girdi ve Bülent Ecevit'in Başbakanlığındaki koalisyon hükümetine ortak oldu...

abdullah öcalan 31 Mayıs tarihinde yargılanmaya başlandı ve 29 Haziran 1999 tarihinde idama mahkum edildi. 29 Kasım 1999 tarihinde de yargıtay 9. Dairesi tarafından karar onandı. Fakat infaz gerçekleşmedi.

Neden mi?

1997 yılında, Refah-Yol hükümetinin hazırladığı, altında 58. Hükümet başbakanı Abdullah Gül ve AKP kurucularından Abdüllatif Şener'in imzasının bulunduğu, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi daimi üyesi olması protokolü kabul edilmişti. Bu protokol çerçevesinde, kişiler bireysel olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilirler. Nitekim 30 Kasım 1999 tarihinde Abdullah Öcalan avukatlarıyla AİHM'ye başvurmuş ve AİHM'den şu yanıt gelmiştir.

""Mahkeme 30 Kasım 1999 tarihi itibariyle başvuruyu incelemeye aldığı ve mahkeme iç tüzüğünün 39'uncu maddesi gereğince aşağıda belirtilen ihtiyati tedbire karar verilmiştir.

"İnsan Hakları Mahkemesi sözleşme hükümlerine başvuranın şikayetinin kabul edilebilirliği ve esasını etkin bir biçimde sonuçlandırana kadar, idam cezasının infaz edilmemesi için bütün adımların atılmasını ister" (AİHM 46221/99)""

AİHM'nin bu isteği karşısında , İdam için bir liderler zirvesi yapılmış, 12 Ocak 2000 tarihinde bir genelge yayınlanmıştır. Bu genelge de  Bülent Ecevit- Devlet Bahçeli - Mesut Yılmaz 'ın imzaları vardır.

- İdam kararının değişmesi mümkün değildir
- Süreç tamamlandığında dosya, infaz için meclise gönderilecektir
- Eğer bu süre, terör örgütü tarafından Türkiye aleyhine kullanılırsa, infaz kararı beklemeksizin gerçekleşecektir

Bu genelgeden sonra AİHM kararını beklemeye başlayan Türkiye'de, AB'ye kesin üyelik için idam cezasının kaldırılması istendi. Yine MHP'nin teklifi ile 3 Ekim 2001 tarihinde 4709 sayılı kanun ile idam cezası kısmen kaldırıldı. İdam cezası, "savaş, çok yakın savaş ve terör suçlarına idam cezası verilir" hükmü eklenerek kaldırıldı. Aynı tarihte Bahçeli, sonradan "gökkuşağı ittifakı" diye adlandıracağı oluşumun farkında olduğu için, öcalanın idam dosyasının hemen meclise gelmesini istedi.

AB, idam cezasının tamamen kaldırılması, anadilde öğrenim ve televizyon başlıklı paketini Türkiye'ye sunduktan sonra, 7 Haziran 2002 tarihinde Cumhurbaşkanlığında bir liderler zirvesi yapıldı.

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet BAHÇELİ Çankaya zirvesi sonrası basın toplantısında aynen şunları söylemiştir (7 Haziran 2002): 
Geldiğimiz bu noktada, 10 ile 12 yıl sürecek bir müzakere sürecinin başlatılması için bir tarih verilmesinin bile, Ulusal Programın çerçevesinin dışında kalan bazı konularda ilave adımlar atılması şartına bağlandığı görülmektedir.
Ön şart olarak dayatılan bu talepler, idam cezasının bu safhada terör suçlarını da kapsayacak şekilde kaldırılması ve ana dilde eğitim-öğrenim ile televizyon yayını yapılmasına imkân verilmesidir.
Bugün dayatılmak istenilen üç konu ile Kıbrıs konusunda karşımıza çıkartılan denklemi, MHP’nin bugünkü konjonktürde kabul etmesi hiçbir şart altında mümkün değildir.
(Bkz. 7 Haziran 2002 Radikal gazetesi manşet: MHP Avrupa yolunu kapattı) 

14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AKP'nin genel başkanı olan R.Tayyip Erdoğan, Mecliste FP'den ayrılan Abdullah Gül , Bülent Arınç gibi kişilerle temsil ediliyordu, 22 Haziran 2002 günü kapatılan FP'den  ANAP'tan ya da DYP'den geçenler ile 41 kişi ile mecliste temsil ediliyordu.

İdamı koşulsuz kaldırmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız diyen Abdullah Gül ve AKP'lilerin oluşturduğu gökkuşağı ittifakı, adete DYP'li ve SP'li vekillerin aklını yıkıyor ve idamın kaldırılmasına destek vermeye çağrılıyordu. Nitekim öyle de oldu.
Meclis idamın kaldırılması için hararetli günler geçirdi.

1 Ağustos 2002 tarihinde AKP grubu adına konuşan Bülent Arınç, "İdamın kaldırılması geldiğimiz noktada bir zaruret arzetmektedir" dedi.
Yine AKP grubu adına Mehmet Ali Şahin "Ölüm cezasının kaldırılmasını, parti olarak, grup olarak bizde istiyoruz" dedi.
2 Ağustos 2002 tarihinde ise, AKP grubu adına Dengir Mir Mehmet Fırat "Asamadınız, bundan sonrada asamayacaksınız" dedi.

2 Ağustos günü yapılan oylama ile, idam cezası tamamen kaldırılmış oldu. İdam cezasının yanı sıra, anadilde öğrenim ve anadilde televizyon da geçmiş oldu. Yabancılara mülk satışındaki engel ortadan kaldırıldı. İşte bu oylamada, kabul oyu veren partiler şöyleydi.

“GÖKKUŞAĞI KOALİSYONU”
AKP 41 Evet
ANAP 76 Evet
DSP 55 Evet
DYP 65 Evet
SP 22 Evet
YTP 50 Evet
BAĞ. 
VE DİĞER 11 Evet 

129 Milletvekili ile meclise giren MHP ise geçişlerden sonra kalan 117 Milletvekilinin tümü ile bu yasa tasarısına RET oyu verdi..

 "İdamın kaldırılması için" istediği desteği sadece AKP'den bulan Bülent Ecevit, 19 Nisan 2005 tarihinde "Bahçeli istedi biz astırmak" diyecek büyük bir itirafta da bulunuyordu. Aynı demeçlere, dönemin DSP Genel Sekreteri Masum Türker, ANAP Grup Başkanvekili Beyhan Aslan da katılıyordu. 
Yine 1 Nisan 2006 tarihinde, Milliyet gazetesinde Namık Durukan'a konuşan Abdullah Öcalan "MHP beni 2 saat yaşatmazdı" demiştir..

Her seferinde, MHP'yi apoyu asmamakla suçlayan şahısların, kuru gürültüden, saçma sapan sözlerden başka bildiği hiç bişey yoktur. Oysa zamanında çıkarılan yasalar ile eli kolu bağlı olan MHP, apoyu asmak için elinden gelen herşeyi yapmış, fakat aponun infazını gerçekleştirememiştir.. Eğer ki AKP'de olan yetkiler MHP'de olsaydı, Ümit Özdağ'ın söylediği gibi "MHP , apoyu  hem ayağından hem boğazından asardı"

Ömer Ozan ALTINBAŞ

İlgili linkler:
http://www.belgenet.com/2002/zirve_070602.html
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=39842
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=39847
http://www.milliyet.com.tr/2006/04/01/guncel/gun07.html
http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil4/bas/b125m.htm



1 Eylül 2012 Cumartesi

Sözde Atatürkçü, Özde pkklılar!...


Çok şey yazmayacağım, her yerde bdp'liler ile kapışanlar sözde ATATÜRKÇÜ, CHP yada herhangi bir sol partinin düşüncelerine destek verenleredir sözüm...

Oslo da, İmralı'da ve son olarak Van'da PKK ile masaya oturan AKP
Habur'dan giren teröristlerin avukatlığını yapan CHP  (Sezgin Tanrıkulu)
Ya da teröristler ile bayramlaşan BDP

Hepsi aynı çizgide siyaset yapmıyorlar mı?
Gençlik Birliği'nin SÖZDE ATATÜRKÇÜLERİ utanmıyor mu bu görüntüler yaşanırken ?

1 Mayıslar hala işçi bayramı mı?

Artık safınızı belli etmenin zamanı değil mi?


1 Mayıs Taksim



1 Eylül Kadıköy















BDP'li Vekiller ile pkklı teröristler


Van Gürpınar İlçe Başkanı - pkklı teröristler