Sayfalar

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Peki Ya Diğer Katiller ? Onlar Nerede ?



Günümüz medyasının ülkücülerle ne alıp veremediği var anlamış değilim.. Her zaman aşağılamaya çalışılan ülkücüler, hiçbir zaman iyi bir haberle karşımıza çıkmaz nedense.. Devlet Bahçeli’nin tüm gaflarını öyle güzel yayınladılar ki, ama çıkıpta APO nerede demesini bilerek ve isteyerek –bunamış adam iddiası gibi- es geçtiler. Solcu bir oluşumun gazetesi bir haber yaptı, günlerce manşetlerden inmedi…

Hatırla Sevgili’den, Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ye, Çemberimde Gül Oya’dan, Bu Kalp Seni Unutur Mu’ya kadar bütün dizilerde, zorba, katil, kötü adam gibi gösterilen ülkücülerdi.. Bir tane de dizi izlemedim, saygın efendi bir ülkücü genci oynayan.. Bir tane  film de de görmedim, aşık olmuş acı çekmiş bir ülkücü.. Ülkücü her zaman zulmeden, zorla bi kızı elde etmeye çalışan, barbar, vahşi ve maçonunda maçosu erkek figüranlarını anlatan rolün genel tanımı oldu..

Yavaş yavaş kendilerini anlatmaya başladı ülkücüler.. Arif İLKE ve Bilal KALYONCU’nun sahibi olduğu SİYAHTÜRK yapım şirketi tarafından yapımı üstlenilen, Bilal Kalyoncu’nun yazdığı ve Halil Sarı ile birlikte yönettiği, ÜLKÜCÜLER BELGESEL filmi, yine solculardan büyük eleştiriler aldı.. Ama kimse de çıkıp, bunlar yalan, iftira demedi.. Gösterime girdiği ilk gün izledim.. Salonda 5 kişiyle.. Bir belgesel filmiydi öyle aşk acısı çeken solcuların çektiği filmler gibi değildi, solcular gibi iftiracı bir karalamanın ürünü değildi.. Sadece ÜLKÜCÜLER’i anlatmıştı.. Başarılıydı, film tadında bir senaryo ile daha iyilerini bekliyoruz..

Bayram Akcan, 2008 senesinde Ufuk Ötesi adlı internet sitesindeki kaleme aldığı yazısında şöyle diyor: “Solun eski tüfeklerinden, Milliyet gazetesinin yazarlarından ateist Hasan Cemal yazdığı ‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’ isimli kitapta, milliyetçilere 80 öncesi nasıl iftira attıklarını yıllar sonra itiraf etmiştir. Hasan Cemal, kitapta Mustafa Kuseyri isimli solcu genci milliyetçiler katletti diye yaygara yaptıklarını hatta ertesi gün Anayasaya Saygı yürüyüşü yaptıklarını itiraf ediyor. O yürüyüş ki koca koca profesörler cübbelerini giyerek katılmıştı. Hasan Cemal, Kuseyri’nin Nejat Arun adlı solcu genç ile Rus ruleti oynarken kazaen öldüğünü ve Arun’un olay yerinden kaçarken kanlı el izlerini silenler arasında Ploter Devrimci Aydınlık saflarında yer alan Cengiz Çandar’ın da olduğunu yazıyor. 1970’den günümüze bu olayı saklayan solcular yüzünden birçok masum insan mahkemelerde yargılandı, kimi de suçsuz yere cezaevlerine düştü. Kimse bunları yazmıyor nedense. Medyada köşe başlarını tutan eski tüfek sol zevat hâlâ iftira atmakta, hala kışkırtıcılık yapmaktadır. Yalan mı?”

Sivas, Madımak olayında mahkum olanlar, ve onları savunanlardan hiç kimse bahsetmedi.. O katliamın faillerinin hepsi dışarıda ve onları savunan avukatlarının hepsinin AKP milletvekili ya da parti üyesi olması da ayrı bir muamma..!

En son, Bahçelievler olayından mahkum olmuş 2 ülkücünün serbest kalmasıyla, yine top yekun ülkücülere saldırmaya başladılar.. Tam 34 yıl geçmiş olayın üzerinden.. 34 yıldır içeride türlü türlü işkencelere katlanan ülkücülerden kimse bahsetmiyorken, 1974 senesinde Ecevit affı ile serbest kalan solcuları kimse ağzına almamışken, 34 yıl sonra alınan tahliye kararı ile bi anda tüm medya ayağa kalkıyor.. AKP’nin yandaş medyası bile ayakta..

Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı döneminde, makamını kullanarak affettiği 190 kişinin,  hepsinin solcu örgütlere mensup olması hatta çoğunun sağlık sorununun bile bulunmaması bu medyanın gözünden çok iyi kaçmış(!)..

23 Kasım 1970 yılında, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda , önce dövülen, sonra ciğerlerine pompa ile hava basılan daha sonra da öldü diye 4.kattaki pencereden aşağı atılan Dursun Önkuzu’nun failleri nerede diye kimse sormadı? Bu eyleme katıldınız mı sorusuna, Kılıçdaroğlu hala cevap vermedi!. Oysa PKK militanı Abdülkadir Aygan tarafından öldürülen Kürtçü Yazar, Musa Anter’in faili bile ülkücüler olmuştu, ceza almışlardı.. 

17 Mart 1978’de, Ümraniye’de öldürülen 5 ülkücü gencin, Dev-Yol militanı failleri hala yakalanamadı, ya da 18 Eylül 1979’da Adana’da katledilen 6 öğretmenin katilleri nerede kimse bilmiyor.

13 Mart 1977’de, daha 18 yaşında katledilen Metin Öztürk’ün faili, Deniz Baykal’ın koruması mıydı bunu kimse yazmıyor? 40 yıllık sol saltanatını yıkan Malatya Belediye Başkan’ı Hamit Fendoğlu’nu, 1 yaşındaki oğlu Mehmet Kürşat’ı katledenler nerede?
Bırakın kendi görüşünden insanları, görüşleri taban tabana zıt olan kişilerden bile övgüler almış bir devlet bakanı olan, Eski Gümrük ve Tekel Bakanı, Gün Sazak.. Görüşleri taban tabana zıt olan Abdi İpekçi tarafından açıkça desteklenen, dönemin CHP İzmir Milletvekili Süleyman Genç’in "Ben inceledim, cumhuriyet kurulduktan bu yana gümrüklerdeki soygunu fikri ve felsefesi benimle yüzde yüz ters olan Gün Sazak önlemiştir" dediği kişiyi katledenler şimdi neredeler bilen ya da sorgulayan var mı?

Ülkücüler hiçbir zaman başlarını öne eğmeden yürüdüler.. Ne solcuların iftira attığı gibi Amerikancı, ne de onlar gibi kızıl Sovyetlerin yalakası olmadılar.. O yüzden de hiçbir zaman sevilmediler..

İşte bundandır medya dâhil her gücün ülkücülere yüklenmesi...
Ömer Ozan ALTINBAŞ



3 Temmuz 2012 Salı

apo NEREDE?

Tartışmasız gündemin en can alıcı sorusu... İmralı canisi nerede?

12 Haziran günü ajanslar, Bahçeli'nin bu sorusunu sıradan bir soruymuş gibi bizlere duyurdu... Kimse de üzerine gitmedi. Bahçeli ile dalga geçenler, hemen klavyelerinin başına geçti, "Sayın Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan kaç aydır tecritte, bu 40 yapmaz" diye dalga geçtiler... Solcusundan, sağcısına hatta muhalif kişilerin bile gülüp geçtiği, " Yeter artık Bahçeli, sen bırak bu genel başkanlığı" dediği zamandı...

Çok geçmedi 2 hafta sonra AYDINLIK gazetesi bombayı patlattı. Öcalan, 11 Haziran'dan bu yana İmralı'da değildi. MİT misafirhanesinde kalıyordu, özel helikopterlerle getirilip götürülüyordu.. Hatta özel bir yatta ABD yetkilileriyle görüşmüştü... Ne hikmetse, o tarihten hemen önce BDP yetkilileri ABD'ye gitmiş bazı temaslarda bulunmuştu. Başbakan Erdoğan'da 19 Haziran'da ABD'ye gitmişti, o söz gelimi  bazı temaslarda bulunmak üzere...Bunların hepsi birer tesadüftü ama!...

Bu sıralarda Arınç, "Öcalan'a ev hapsi görüşülebilir" diyebiliyordu.. Devletin Genelkurmay Eski Başkan'ı örgüt kurmaktan içerideyken, "Dünya'nın büyük bölümünün terör örgütü olarak tanıdığı pkknın kurucusuna" EV HAPSİ isteniyordu.. Hayaldi, gerçek oldu!...

Gazete 3 gündür çatır çatır haber yapıyor, milletvekilleri mecliste aynı soruyu tekrarlıyor, soruyu cevaplamakta en yetkili kişi, "Bize böyle bir bilgi gelmedi" diyor.. Oysa milletin ne giyeceğinden, ne içeceğine, kimle yatacağından, kaç çocuk yapacağına,  kürtajı-ndan, sezeryan-ına, Ali Sami Yen Arena'da kimin top oynayacağından, Kadıköy'de kimin kupa kaldıracağına kadar herşeye karışan ve bilgi sahibi olan bir hükümetin Adalet bakanı, kendisine tabii olan bir hapishanedeki tutukludan haberi yoktu.. Üstelik, oyun çağındaki çocuklar gibi, "İnanmazsan git de bak" diyebiliyordu...

Daha önce de gördük aslında bu filmi ama hatırlamıyoruz. Hatırlatalım!...

"Pkk ile görüştüğümüzü söyleyen şerefsizdir,Apo ile görüştüğümüzü ispat edemeyen namussuzdur"

Başbakan Erdoğan bu sözlerini meydanlarda haykırdı, ne zaman? 2010 senesi yazında..
Defalarca pkk ile müzakere eden bir hükümet çıktı sonra karşımıza... MİT görüştü dediler.. Görüşen kişi, Başbakan'ın dizinin dibinden ayrılmayan MİT Müsteşarı HAKAN FİDAN'dı.. OSLO'da 5 kere görüştükleri ortaya çıktı..İmralı'ya adam gönderdikleri ortaya çıktı... Sonra ne dediler??

"Hükümet olarak görüşmedik, Devlet olarak görüştük"

"pkkyı terör örgütü olarak tanımayanlarla görüşmem" dememiş miydi daha önce de Başbakan ?

 Sonra da;

"Başbakan olarak görüşmedim, AKP genel başkanı olarak görüştüm" diye kıvırmadı mı?

Leyla Zana ile görüşmesinden sonra da "O sadece isteklerini talep etti, biz kabul edeceğiz biye bir şart yok" demediler mi ?

AKPKK diye boşuna yazmadık yıllarca... Sıfır terör ile yönetimi ele alıp, terörü hortlatan, taviz üstüne taviz veren, Habur rezaletini bu ülkeye yaşatan, uluderede ölenlere 150şer Bin TL tazminat veren, ama şehit ailelerine bir başsağlığı bile dilemeyen "Ne konuşacağım ben o kadınla (şehit annesi)" diye bağıran bir AKP yönetimi, bu ülkedeki ayrıştırmacı siyasetin baş mimarı olmuştur.

Ve açıktır artık ülkenin felakete gittiği... Komplo teorisinden çok, bir filmin tahmin edilen ikinci oturumudur.. Bundan sonra  eyaletlere ayrılacak olan Türkiye'nin, ilk adımdaki Özerk Kürdistan Devletinin Lideri 70inden önce gebermezse, abdullah öcalan olacaktır!...



MHP assaydı da kurtulsaydık diyenler için, bundan sonra ki yazım da öcalanı kimlerin idamdan kurtardığını yazacağım...



Ömer Ozan ALTINBAŞ