Günümüz medyasının ülkücülerle ne alıp veremediği
var anlamış değilim.. Her zaman aşağılamaya çalışılan ülkücüler, hiçbir zaman
iyi bir haberle karşımıza çıkmaz nedense.. Devlet Bahçeli’nin tüm gaflarını öyle güzel
yayınladılar ki, ama çıkıpta APO nerede demesini bilerek ve isteyerek –bunamış
adam iddiası gibi- es geçtiler. Solcu bir oluşumun gazetesi bir haber yaptı, günlerce
manşetlerden inmedi…
Hatırla Sevgili’den, Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ye, Çemberimde Gül Oya’dan, Bu Kalp Seni Unutur Mu’ya kadar bütün dizilerde, zorba, katil, kötü adam gibi gösterilen ülkücülerdi.. Bir tane de dizi izlemedim, saygın efendi bir ülkücü genci oynayan.. Bir tane film de de görmedim, aşık olmuş acı çekmiş bir ülkücü.. Ülkücü her zaman zulmeden, zorla bi kızı elde etmeye çalışan, barbar, vahşi ve maçonunda maçosu erkek figüranlarını anlatan rolün genel tanımı oldu..
Yavaş yavaş kendilerini anlatmaya başladı
ülkücüler.. Arif İLKE ve Bilal KALYONCU’nun sahibi olduğu SİYAHTÜRK yapım
şirketi tarafından yapımı üstlenilen, Bilal Kalyoncu’nun yazdığı ve Halil Sarı
ile birlikte yönettiği, ÜLKÜCÜLER BELGESEL filmi, yine solculardan büyük
eleştiriler aldı.. Ama kimse de çıkıp, bunlar yalan, iftira demedi.. Gösterime
girdiği ilk gün izledim.. Salonda 5 kişiyle.. Bir belgesel filmiydi öyle aşk
acısı çeken solcuların çektiği filmler gibi değildi, solcular gibi iftiracı bir
karalamanın ürünü değildi.. Sadece ÜLKÜCÜLER’i anlatmıştı.. Başarılıydı, film
tadında bir senaryo ile daha iyilerini bekliyoruz..
Bayram Akcan, 2008 senesinde Ufuk Ötesi adlı
internet sitesindeki kaleme aldığı yazısında şöyle diyor: “Solun eski
tüfeklerinden, Milliyet gazetesinin yazarlarından ateist Hasan Cemal yazdığı
‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’ isimli kitapta, milliyetçilere 80 öncesi nasıl
iftira attıklarını yıllar sonra itiraf etmiştir. Hasan Cemal, kitapta Mustafa
Kuseyri isimli solcu genci milliyetçiler katletti diye yaygara yaptıklarını
hatta ertesi gün Anayasaya Saygı yürüyüşü yaptıklarını itiraf ediyor. O yürüyüş
ki koca koca profesörler cübbelerini giyerek katılmıştı. Hasan Cemal,
Kuseyri’nin Nejat Arun adlı solcu genç ile Rus ruleti oynarken kazaen öldüğünü
ve Arun’un olay yerinden kaçarken kanlı el izlerini silenler arasında Ploter
Devrimci Aydınlık saflarında yer alan Cengiz Çandar’ın da olduğunu yazıyor.
1970’den günümüze bu olayı saklayan solcular yüzünden birçok masum insan
mahkemelerde yargılandı, kimi de suçsuz yere cezaevlerine düştü. Kimse bunları
yazmıyor nedense. Medyada köşe başlarını tutan eski tüfek sol zevat hâlâ iftira
atmakta, hala kışkırtıcılık yapmaktadır. Yalan mı?”
Sivas, Madımak olayında mahkum olanlar, ve onları
savunanlardan hiç kimse bahsetmedi.. O katliamın faillerinin hepsi dışarıda ve
onları savunan avukatlarının hepsinin AKP milletvekili ya da parti üyesi olması
da ayrı bir muamma..!
En son, Bahçelievler olayından mahkum olmuş 2
ülkücünün serbest kalmasıyla, yine top yekun ülkücülere saldırmaya başladılar..
Tam 34 yıl geçmiş olayın üzerinden.. 34 yıldır içeride türlü türlü işkencelere
katlanan ülkücülerden kimse bahsetmiyorken, 1974 senesinde Ecevit affı ile
serbest kalan solcuları kimse ağzına almamışken, 34 yıl sonra alınan tahliye
kararı ile bi anda tüm medya ayağa kalkıyor.. AKP’nin yandaş medyası bile
ayakta..
Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı döneminde, makamını
kullanarak affettiği 190 kişinin,
hepsinin solcu örgütlere mensup olması hatta çoğunun sağlık sorununun
bile bulunmaması bu medyanın gözünden çok iyi kaçmış(!)..
23 Kasım 1970 yılında, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda , önce dövülen, sonra ciğerlerine pompa ile hava basılan daha sonra da öldü diye 4.kattaki pencereden aşağı atılan Dursun Önkuzu’nun failleri nerede diye kimse sormadı? Bu eyleme katıldınız mı sorusuna, Kılıçdaroğlu hala cevap vermedi!. Oysa PKK militanı Abdülkadir Aygan tarafından öldürülen Kürtçü Yazar, Musa Anter’in faili bile ülkücüler olmuştu, ceza almışlardı..
17 Mart 1978’de, Ümraniye’de öldürülen 5 ülkücü gencin,
Dev-Yol militanı failleri hala yakalanamadı, ya da 18 Eylül 1979’da Adana’da
katledilen 6 öğretmenin katilleri nerede kimse bilmiyor.
13 Mart 1977’de, daha 18 yaşında katledilen Metin
Öztürk’ün faili, Deniz Baykal’ın koruması mıydı bunu kimse yazmıyor? 40 yıllık
sol saltanatını yıkan Malatya Belediye Başkan’ı Hamit Fendoğlu’nu, 1 yaşındaki
oğlu Mehmet Kürşat’ı katledenler nerede?
Bırakın kendi görüşünden insanları, görüşleri taban
tabana zıt olan kişilerden bile övgüler almış bir devlet bakanı olan, Eski
Gümrük ve Tekel Bakanı, Gün Sazak.. Görüşleri taban tabana zıt olan Abdi İpekçi
tarafından açıkça desteklenen, dönemin CHP İzmir Milletvekili Süleyman Genç’in
"Ben inceledim, cumhuriyet kurulduktan bu yana gümrüklerdeki soygunu fikri
ve felsefesi benimle yüzde yüz ters olan Gün Sazak önlemiştir" dediği
kişiyi katledenler şimdi neredeler bilen ya da sorgulayan var mı?
Ülkücüler hiçbir zaman başlarını öne eğmeden
yürüdüler.. Ne solcuların iftira attığı gibi Amerikancı, ne de onlar gibi kızıl
Sovyetlerin yalakası olmadılar.. O yüzden de hiçbir zaman sevilmediler..
İşte bundandır medya dâhil her gücün ülkücülere
yüklenmesi...
Ömer Ozan ALTINBAŞ
Ömer Ozan ALTINBAŞ